18 Haziran 2012 Pazartesi

İçimden geldi....

Herkese merhabalar,
Son postu gireli 3 aydan fazla olmuş. Bu süre zarfında beni merak edip mail atan sevgili blogger arkadaşlarıma çok teşekkürler :) Bu süre içinde neler yaptım neler bir bilseniz.... (Şimdi bundan sonra yazıcaklarımı aslında  biraz da kendim için, zira geriye dönüp baktığımda neler hissetmişim hatırlamam gerek....) Öncelikle tez sürecinde olduğum için bilerek askıya aldım blogu, çünkü istemesemde vaktimi alıyordu. Önce hafta da bir giriyordum bloga sonraları tez teslimi yaklaştıkça 3 haftayı buldu uğramalarım ama çok şükür tezimi teslim ettim. Yani işin %50'si bitti çok şükür. Geriye sadece tez savunmam kaldı, onu da atlattımmıydı değmeyin keyfime :) Sonra gelsin doktora.... Yüksek lisans, doktora bunların hepsi zorlu süreçler ve çalışmayı seviyorsanız yapacağınız şeyler, gerçi ne zor değilki bu hayatta orası da ayrı bir konu... Ama ben işimi seviyorum, çalışırken mutlu oluyorum, taşlarımı çok seviyorum, onlara bakıp yorum yapmayı, nasıl oluşmuşlar diye düşünmeye bayılıyorum :) (bu arada bilmeyenler için ben jeoloji mühendisiyim, yani bir yer bilimcimyim efendim) İşte bu nedenle de okul bittikten sonra kısa bir süre başka bir iş yapmama karşın jeoloji aşkı baskın geldi ve ben mesleğime geri döndüm, şu anda yüksek lisansımı tamamlamak üzereyim.... Dedim ya zor bu süreç, özellikle tez teslimine son bir ay kala sadece ona yoğunlaştım, evde doğru düzgün yemek bile yapamadım, İstanbul' a aillelerimizi görmeye gidemedik... Yani anlayacağınız sürekli bir çalışma halinde geçti... Bu süre zarfında benim bitanecik kocacığım çok yardımcı ve anlayışlı oldu. Gerçi bunda kendisinin bir akademisyen olması ve bu yollardan geçmiş olmasının etkisi yoktu dersem yalan olur :) Bu sürede kafamı dağıtmak için ufak tefek şeyler yaptım onlarıda inşallah paylaşırım bir ara...
Kafa olarak dağınık olduğum zamanlar bu aralar blog.... Bir taraftan da sürekli askerdeki kardeşimi düşünüyorum çok şükür 7 ay bitti kaldı 8 ay... Çok özledim onu insanın birini özlemesi ne demekmiş onu anladım... Biriyle konuşurken burnunun sızlaması ne demekmiş, aklına geldiği anda ağlamak ne kadar kolaymış onu anladım.... Kardeşime hep hayatımda bu kadar çok özlediğim tek adamsın oğlum diyorum gülüyor bana... Hadi abla ya eniştem var ya, yeme beni diyor.... Şimdi düşünüyorumda gerçekten ben  şu ana kadar en çok kardeşimi özledim, onu bekliyorum böyle. İnşallah hayırlısıyla gelir benim yakışıklı kardeşim :)  Yanınada gidemedim bir türlü vakit bulup, ah tez yaktın beni nelerden mahrum kaldım senin yüzünden umarım değersin....
İşte böyle sevgili blog (birden ilk okul günlerime gittim yav, günlük yazdığım zamanlara  gerçi bu da sanal günlük :)) ) tez savunmamdan sonra sana daha çok vakit ayırıcam kitaplarımı okuyacağım, biriken işlerimi bitirip bir güzel dinleneceğim inşallah :))) 
Not: İzmit ve çevresinde oturan sevgili bloggger arkadaşlarım İzmit' te çok güzel bir kafe açıldı, Adı; Atölye Terapi Kafe. Burası hem yemek yiyebileceğiniz hemde atölye bölümünde kurslara katılabileceğiniz bir mekan. Ben çok beğendim (en yakın zamanda resimlerini de ekleyeceğim bloga) yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim hanımlar....
Neyse benden  şimdilik bu kadar zira tezin düzeltmeleri bitmedi henüz....
Kendinize iyi bakın,
Fatma'nın Hobileri

2 yorum:

  1. Allah tez zamanda kavuştursun kardeşini.Yeni yazılar bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
  2. canım öncelikle kardeşine hayırlı teskereler sizlere hayırlı kucaklaşmalar diliyorum.

    okul telaşları ağır süreçler gelin kızımda master yapıyor kıyamam onun daha tez konusu bile belli olmadı.
    hepinize gönlünüzdeki başarıları diliyorum sevgiler.

    YanıtlaSil